Mısır’da Gize Platosu’nda bulunan Sfenks heykelİ aynı zamanda Firavunların “Tanrılık” nişaneleridir. Yunan mitolojisinde ise çok önemli bir yeri vardır. Arapların “Ebulhevl” dedikleri “Korku Babası” heykeli aynı zamanda bir puttur…

Mısır’da Gize Platosu’nda bulunan Sfenks heykelİ aynı zamanda Firavunların “Tanrılık”  nişaneleridir. Yunan mitolojisinde ise çok önemli bir yeri vardır. Arapların “Ebulhevl” dedikleri “Korku Babası” heykeli aynı zamanda bir puttur…

Bu heykeller Mısır’da bir ibret abidesi olarak hala ayaktadır.

Batılıların “biz büyük bir medeniyetin temsilcileriyiz” dedikleri Doğu’nun müzeye kaldırdığı putlardır. Oradan beslenmektedirler. Medeniyet dedikleri bu paradigmada kuvveti üstün tutan yani  “güce tapan”  zihniyetin kendisidir.  Hareket noktaları hakkı değil kuvveti üstün tutmaktır.

Onlar, putlarının izinden gidedursunlar…

Putlar kafalarda yıkılmaya başladı mı ya putun kendisi yıkılır ya da müzelik olur. Ne dünya kalır ne de saltanat…

İşte Mısır’daki o azametli Sfenks putunun bize anlattıkları bu!

İslam, Hak ve Batıl mücadelesini dünyanın belirli bir coğrafyasıyla, Doğu ve Batı ile sınırlamayıp   “yeryüzü” gerçeği ile bizi yüzleştirir. İslam, yeryüzünde ortak yaşamanın esaslarını insanlığın dimağına sunma iddiasındadır.  Bu gerçeğin muhatabı da insanlıktır.  O halde Müslümanlar, küresel bir iddianın en önemli aktörüdür. Yeryüzünde ortak yaşamak adına “adaleti” esas alan bir anlayışla hareket eder…

Müslüman olmayanlar ise bu iddianın karşısında saf tutarlar...  

Adları Müslüman olup ta Müslümanların karşısında saf tutanların varlığı bu gerçeği değiştirmez. Çünkü “adı Müslüman” olanların düşünce sistematiği,  metodolojik yaklaşımları, tıpkı güce tapanlar gibidir.  Gücün yanında dururlar, onların aveneliğine soyunurlar.

“Küfür tek millettir” itikadı, “küfrün mantığı birdir” anlamındadır. Burada belirli bir halk veya ırk kastedilmemektedir. Dedik ya; adları Müslüman olsa bile aynı mantıkla hareket ederler…

Müslüman gibi düşünmek için “VAHDET” temelli bir düşünce altyapısı olması gerekir. Müslüman’da bu altyapı olmadı mı, başkalarının düşüncelerine hizmet etmekten, onların siyasetlerine taşeronluk yapmaktan kendisini alıkoyamaz. 

 Alman şairi Goethe; “Bir insan üç bin yıllık hayatın muhasebesini yapabilmelidir, aksi takdirde o insan günübirlik yaşamaktadır. “der. Bir Müslüman ise varlığın başlangıcından öte âleme kadar olan ve olacak hayatın muhasebesini yapmakla mükelleftir. Müslüman’ın düşünce altyapısı budur.

Şimdi gelelim Paris’te yaşanan Charlie Hebdo katliamına! 

Bir mizah dergisi(Charlie Hebdo) çıkıyor ve sevgi peygamberi, efendilerin efendisi Hz. Muhammed’i karikatürize ediyor, hakaret ediyor...

Bizim öyle bir şansımız yok. Çünkü itikadımızca bir Müslüman’ın başkasının inancına küfretmesi söz konusu olamaz. Bunu kendileri de biliyor…

Fazla detaylandırmaya gerek yok. Mesele “katliam” değildir elbette. Bu katliamın bir sonuç olduğunu herkes biliyor. Meşhur bir atasözümüz var; ne ekersen onu biçersin…

Esas önemli olan şu; bu katliam üzerinden Müslümanları potansiyel “terörist” gösterip” İslamofobi” algısı oluşturmak…

İslamofobi, İslam Korkusu…

Nedir bu İslam korkusu?

Müslümanların savaş arabaları Batılıların üstüne mi çullandı?

Müslümanlar Batı’da toplu katliamlar mı yaptı?

Müslümanların Batı’da sömürgeleri mi var?

Hayır, hiçbiri yok…

Peki, sorunları ne, bu korku niye?

 Müslümanlar Batılılar gibi Avustralya’da 20 milyon yerli Aburjinleri mi katletti?

Kuzey Amerika’da 100 milyon ve Güney Amerika’da 50 milyon Kızılderili katliamı mı yaptı?

Vietnam’da 2 milyon insan mı öldürdü?

Japonya’ya atom bombası mı attı?

Milyonlarca Müslüman’ı Afganistan’a ve Irak’a demokrasi getireceğim diye bombalar mı yağdırdı?

Avrupa’nın göbeğinde Bosna’da olduğu gibi soykırımı mı yaptı?

Bahtı kara Karabağ hala mahzun duruyor.

 Siyonistlerin Gazze, Sabra ve Şatilla katliamına ne demeli?

Orta Afrika’daki katliamlar, Burma’da yakılan binlerce Müslüman…

Suriye’deki katliama kim önayak oluyor?

Hayır, bunların hiçbiri Müslümanların eseri değil.

Peki; bu gâvurların günah galerinizi saymakla bitiremiyoruz da nedir bu Müslümanlara “terörist” diye yafta kondurmaları?

Mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekmiş…

Onların iğrenç oyunları, Müslümanları birbirine düşürdü…

Onların pusu siyaseti dünyayı fesada, teröre boğdu…

Evet, İslam korkusu niçin olmasın ki?

Zira İslam korkusu, zalimlere karşıdır...

İslam korkusu Irkçı emperyalistlere karşıdır…

Çünkü çok iyi biliyorlar ki;  bu gün ırkçı emperyalizme dur diyebilecek tek güç, İslam’dır.  Maalesef onlar bu gerçeği bizim zavallı “adı Müslümanlardan” daha iyi biliyor…

Onlar, “Allah’ın nurunu söndürmeye” çalışırken bizim zavallılar da gazetelerinde, köşe yazılarında  gâvurun ekmeğine yağ sürüyor…

Kanımıza dokunan bu!

Onlar istese de istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır…

İnsanlığın onurunu kurtaran son Peygamber’e savaş açanlarla işbirliği yapanlar;  Şeytan’ın avukatlığını yapmaktan utanın biraz, arlanın…

Burhan OKUTAN