Denge her zaman için önemli bir unsurdur.
Denge var olduğu müddetçe iki tarafı da kaybetmezsiniz.
Mesele iki tarafa da kucak açmaktır. 
Bir eliniz birini okşarken diğer eliniz öbürünü okşaması lazım gelir.
Türkiye siyasetinde bunu görmek, pek alışık bir durum olmasa gerek.
Taksim gezi parkı ile alakalı yaşanılan durumu hepimiz hatırlarız.
Mesele ağaç değildi. Mesele bir hükümeti devirmekti. 
Zaten herkes meselenin ağaç olmadığının farkındaydı.
Bu bir isyandı kimilerine göre. Bana göre de isyandır.
Hükümetin çalışmaları bazı çevreleri memnun etmiyordu. 
Onlara göre yanlış siyaset uygulanıyordu. 
Bu yüzden Ağaç bahane edilerek isyan hareketi başlamış bulunuldu.
Bu harekette neler yapıldı?
Kamu malına zarar verildi, dükkanların cam çerçeveleri indirildi vs vs.
Eğer ağaca zarar vermek yanlış ise, kamu malına zarar vermek yanlış değil mi?
Buna “Dengesizlik” denir.
Peki siyasette ve politikadaki dengesizlik ne o zaman? 
Siyaset çok geniş bir kavramdır.  
Siyaset veya politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış. 
Siyaset kelimesi Arapça Seyis (At Bakıcısı) kelimesinden türemiştir.
Yunan siyasal yaşamında ise siyaset, "polis"e veya devlete ait etkinlikler biçiminde tanımlanmıştır.  
Politika bilimi (politoloji) politik hareketler ve güç edinilmesi ve kullanımı konusunu inceler.
Politika, toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir vs.
Günümüzde bu dengesizliği rahat bir şekilde müşahede etmekteyiz.
Havaalanı yapımı ve Köprü inşaatına karşı çıkıldı. 
Bu çalışmalar bizim yararımıza iken bir partiye sırf muhalefet olma çabası yanlış bir tutumdur.
Aynı şekilde Okullarda seçmeli kuran ve siyer dersleri eklendi malumunuz.
Günde 5 vakit ezan okunan, kuran okunan İslami bir coğrafyada böyle uygulama takdire elbette şayandır.
Lakin CHP’nin tutumu aksini göstermiştir. 
Bu yasanın iptali için Anayasa mahkemesine başvurulmuştur.
Başvurması benim açımdan gayet normal. 
Çünkü CHP’nin mayasında Din olgusunun olmadığını biliyoruz.
Ülkemizde Camilerin kapanıp ahıra çevrildiğini, Kuran okumanın yasak olduğunu CHP döneminde gördük.
Buna benzer bir durumun bugün yaşanması bizi açıkçası şaşırtmıyor.
Ama Türkiye’de yaşayan vatandaşların “Din” hassasiyetini görmezden gelirseniz, onların değerlerine karşı çıkarsanız onlardan oy talep etmeniz sadece alay etmekten ibarettir.

Cemaat hususunda da bazı sıkıntılar mevcut. 
Bunu her gün haberlerde, internette, radyolarda duymaktayız.
Gülen hareketi ile Hükümet savaşı.
Kılıçlar çekildi ve danışıklı dövüşler başladı.
Bir zamanlar AKP ye dua eden bir Gülen varken, Bugün Beddua eden bir Gülen’le karşı karşıyayız. 
Cemaatin en güçlü dönemi AKP iktidarında gerçekleşti. 
Yutları açıldı, kendilerine ciddi oranda olanaklar sağlandı.
Şunu açıkça ifade etmeliyiz ki devletin birçok kademesinde Cemaatten insanlar var.
Artık cemaat Devlete kafa tutabilecek seviyeye ulaştı. 
Kaset skandalları, ses kayıtları havada uçuştu.
Başbakan “Paralel Yapı” olarak nitelendirdi. 
En önemlisi ayrışmalar yaşandı halk arasında. 
Herkes bir taraf tutmuş. Birbirlerini eleştiriyor.
O haklı bu haksız derken bu noktaya geldik.  
Asıl mesele Halkın menfaati. Dengeler de, siyasetler de Halklar gözetilerek yapılmalı.
Birileri kazanacak diye Halka sırt çevrilmemeli. 
Kazananı da kaybedeni de dengeyi de Halk belirleyecektir.
Vesselam

Tarık ziyad
Twitter.com/@tarik_ziyad_