Yazar Dursun Ali Sazkaya, Rize TV’nin sosyal medya hesaplarında canlı olarak yayınlanan, Yasin Paşalı’nın hazırlayıp sunduğu “Net Konuşalım” programına konuk oldu. Farzet ki Dönemedim-Kaçkarlara Sığmayan Hayatlar, Geceleyin Bir Yolcu ve Petersbug'da Ölüm adlı üç kitabı bulunan Sazkaya, edebiyata ve Karadeniz kültürüne dair açıklamalarda bulundu.

Aynı zamanda bir öğretmen olan Sazkayapandemidöneminde neler yaptığına dair bilgilere vererek, “Eğitim faaliyetlerimize uzaktan eğitim ile devam ediyoruz. Uzaktan eğitimin teknik açıdan imkânları olabilir. Donanım açsından da sıkıntı görünmüyor ama ruhu yok. Yüz yüze eğitim daha iyi. Bakanlık uzaktan eğitim için iyi bir alt yapı hazırladı güzel konular ve içerikler var fakat okullar açılsa daha iyi. Bu sorunu bütün dünya yaşıyor, önümüzdeki yıllarda da yaşayabiliriz. Temennimiz öğrencilerimizle en kısa sürede sağlıklı bir şekilde tekrar buluşmak yönünde.” diye konuştu.

“EDEBİYAT HÜZÜNLÜ BİR ŞENLİK”

Yazmaya edebiyatdergilerinde makaleler yazarak başladığını belirten Sazkaya, “Yazmaya başlamak aslında verilmiş bir karardan ziyade içeriden gelen bir ihtiyaç, birikim ve birikimin dışa vurumu olduğunu düşünüyorum. Çukurova’nın, Orta Anadolu’nun, Ege’ninMarmara’nın bir edebiyatı var. Bizim özellikle Rizebölgesinde edebiyatı besleyen insan tipi ya da coğrafya itibariyle olanağı yok diye düşünebilirler insanlar ama ben bunun böyle olmadığını düşüyorum. Bana göre coğrafya bir avantaj sağlıyor ama çoğu arkadaşım böyle düşünmüyor, ‘Buradanedebiyat çıkarmak çok zor’ diyorlar. Bence bu nasıl baktığımız ile ilgili bir şey. Ben edebiyatın insan varsa öykü var,insan varsa geçmiş var,insan varsa tarih var, insan varsa hüzün var. Zaten edebiyat hüzünlü bir şenlik. Nostalji ile ilgili bir şey. Bütün sanatların özünde nostalji var diye düşünüyorum. Günü birlik yaşayan bir insan olmadığım için, sürekli daha bir bilinçaltından psikolojik durumumdan, geçmiş yaşantımdan veriler, imgeler toplayarak yaşadığımdan benim açımdan yazmak çok sorun olmadı aslında. İlk zamanlardayazdıklarımı sadece yakın çevrem ailem okusun istiyordum, tek amacım buydu. Sonra dergilerden olumlu tepkiler alınca ve kitap haline gelebileceğini düşündüğümde yayınevine gönderdim ve ilk kitabım olan ‘Farzet ki Dönemedim’ çıktı ortaya.”ifadelerini kullandı.

“FARZET Kİ DÖNEMEDİM” ABD’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN KÜTÜPHANESİNE GİRDİ

İlk kitabı olan “Farzetki Dönemedim”inABD’nin en önemli üniversitelerininkütüphanelerine girmeyi başardığına dikkat çeken Sazkaya, “Bölgemizden Rusya ve birçok ülkeye giden insanlarımız oldu ve bu insanlarımızın öyküsü var, duygusu var. Gurbete gitmek öyle kolay değildir. Göç, göçmenlik, gurbet, geride kalanla, gidenler, yabancılık, dil, kültür öyle basit şeyler değil. Dolayısıyla‘buradan neden biredebiyat çıkmasın’ dedim ve bu da ilgi çekmiş oldu. ‘Farzet ki Dönemedim’ adlı kitabım ABD’de Harvard, Columbia vePreston gibi birçok üniversitenin literatürüne, kütüphaneleri girmiş oldu. Ben bunu şuna bağlıyorum. Orijinal bir şey ortaya çıkardığınızda insanlar ilgi duyuyorlar. Özellikle bizim coğrafyada yaşayan insanlarkitaplarımıokuduğu zaman çok ağladıklarını söylüyorlar. ‘Beni geçmişime, çocukluğuma getirdin’ diyorlar. Aslında Edebiyat belleğihavalandırır, edebiyatın böyle bir özelliği var.” dedi.

YAZAR SAZKAYA’DAN YENİ KİTAP MÜJDESİ

Yazar Dursun Ali Sazkayayeni bir kitap hazırlığı içerisinde olduğunu da müjdeleyerek şunları söyledi:

“Yeni bir kitap yazdım. Pandemi dolayısıyla yayınevleri çok kitap basmıyorlar. Bu nedenle bir süre erteleme söz konusu. Pandemi sonrası okuyucularla buluşacak. Yeni kitabımda çok hüzünlü bir öykü var. Rize’den Polonya’nın başkenti Varşova’ya gidip iş kuran, sonra oradaevlenen bir karakteri ve evlendiği kadının öyküsünüanlattım. Rizeli karakterimizMarta isimli bir Polonyalı hemşire ile evleniyor ve daha sonra Türkiye geliyorlar. Marta’nınTürkiye’de yeni bir din, yeni bir dil, yeni bir toplum ile tanışmasını,Varşova gibi dünyanın en önemlikültür- sanat kentlerinde,Kaçkarların dağ eteklerine uzanan hayatını ve hayata tutunmasının hüzünlüöyküsüne yer verdim. Eğer yayınevide bir değişiklik yapmaz ise kitabın adı ‘Bir Sürgünün Şarkısı’ olacak. Dokunaklı bir öykü…”

“SİNEMA AÇISINDAN İŞİMİZ ZOR”

Karadeniz kültürünün sinemaya aktarılmasıkonusuna da değinen Sazkaya, “Güçlü bir sinema olması için o yöreye özgü edebi metinlerin olması gerekiyor. Öykü, deneme ve roman… Bunların olması demek yeni bir aşamaya geçmek demektir. Bu da gelecek nesillerinbaşarabileceği bir şey ancak gelecek nesiller bir tür yabancılaşma bir tür kültürelaşınmayagirerlersezaten hepten sahipsiz kalırbizim kültürümüz. Yeni neslimiz çok okur, okuduklarını analiz ederlerse ancak Karadeniz kültürüne dair sinemamız gelişir. Sinema için henüz kendimiz açısından erken olduğunu düşünüyorum. Belki bir-iki kuşak sonra sinema şekillenecek. MeselaYeşim Ustaoğlu’nun ‘Bulutlar Beklerken’ adlı bir filmi Trabzon’daçekildi ama öykü bizim öykü değildi. Sinema pahalı bir sektör ve destek gerekiyor. KültürBakanlığıbüyük destekler veriyor ama buda yetmiyor tabi iyi bir senaryo yazmanız gerekiyor. Bu açıdan işimiz biraz zor.” değerlendirmesinde bulundu.