Onları uyutmak çözüm değil!

Sokak hayvanları önce korunmalı, sonra da sahiplendirilmeli. Kolayına kaçıp, “onları uyutalım” denmemeli…

Abone Ol

Hükümet, sokak hayvanlarıyla ilgili yeni düzenlemeye yapmak için, hayvan hakları koruma kanununda değişikliğe gidilmesi konusunda yasa teklifi hazırlıyor. Teklifte, sokak hayvanlarının belli bir süre (bir ay) sahiplendirilememesi durumunda uyutulması öngörülüyor…
Sokak hayvanlarını uyutmak değil, ilk olarak kısırlaştırmak ve de küpe takmak önemlidir. Onlara hapis hayatı değil, geniş alanlara sahip bakım ve  rehabilitasyon merkezleri yapılmalıdır. Bu konuda yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir… Rize ve Artvin Belediyeleri, ilçe belediye başkanlarıyla birlikte zaman kaybetmeden yeni bir projeyi hayata geçirmelidir…
İlk olarak ne yapılmalı? Sokak köpekleri, öncelikle koruma altına alınmalı. Tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinde varsa hastalıkları iyileştirilmesi, küpeleme işlemi yapılıp, sahiplendirilmeden önce çip takılmadır…

Seçim öncesi sokak hayvanları için bol keseden atan belediye başkan adayları, şimdilerin belediye başkanları, seçimleri kazandınız ve  koltuklarınıza oturdunuz. Sokak hayvanları için yapacaklarınızı zaman kaybetmeden halka anlatınız…
Bulunduğunuz bölgedeki hayvan hakları dernekleri, hayvan hakları savunucuları, gönüllüleri ve vatandaşlarıyla birlikte veteriner hekiminizi ve fen işleri müdürünüzü alıp, sokak hayvanları için bunları yapacağım diye yüksek sesle haykırınız…

Artvin Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, bu işe çoktan başlamış bile. Seçim öncesi, göreve gelir gelmez ilk icraatının sokak hayvanlarının korunması yönünde olacağı sözünü vermişti… Geçtiğimiz günlerde veteriner hekimleri, hayvan hakları savunucuları ile gönüllülerini hatta sokak hayvanlarından tedirgin olan vatandaşlarını da bir araya getirerek, onları dinleyen Başkan Cihan, sokak hayvanlarını uyutmak değil, onları yaşatmak gerektiğine dikkat çekerek, “Sokak hayvanları için  26-27 Mayıs tarihlerinde hayvan barınağında kısırlaştırma ve küpe takma işleminin yapıldığını, bu işleme periyodik olarak devam edileceğini, sayılarının sabit tutulması için mikroçip takılacağını ve yakın zamanda “Güvenli Sokaklar, Sağlıklı Hayvanlar” projesini hayata geçireceklerini söyledi ve ekledi: “Sokakta beslenen sokak hayvanlarının beslenme alanları, köpeklerin sahiplendirilme sürecinin takibini ve özellikle çocukların sokak hayvanlarıyla ilişkisine dair eğitim çalışmalarımızı da yürütüyor olacağız. Aslında yaptığımız çalışma hem Hopa’daki sokak köpeklerinin yaşam haklarını savunmak hem de Hopa’da yaşayanların aslında huzursuz olmalarının önüne geçmek açısından çok kıymetli. Bu çalışmanın çevre il ve ilçe belediyelerine hatta bütün ülkeye örnek olacağını düşünüyorum.”
Hopamızın genç belediye başkanımız Utku Cihan’ı tebrik ediyor, kutluyorum…


ONLARI SAHİPLENELİM YA DA SAHİPLENMEYE ARACI OLALIM

Tam 8 yıl oldu Çakıl’ı sahipleneli… Kafkas ırkı olan Çakıl, çok akıllı sürek avcısı bir köpek. Doğu Karadeniz ve Kafkasya coğrafyasında binlerce yıldır süregelen atmacacılık kültürünün günümüze kadar gelmesinde önemli bir yere sahip olan ırkın devamıdır, Çakıl… Sahibine sadık bir dost ve arkadaş oldu bize…
Bir pazar günüydü onu evimize aldığımız… Annemiz onu sosyal medyada görmüş ilanını… “Bu yavruya yuva aranıyor” diye… Sosyal medya paylaşım sahibi, eşimin Başkent Üniversitesi’nde görevde olduğu dönemde öğretim üyesi arkadaşıydı… Kendisini arayarak, yavru köpek hakkında bilgiler aldık.
Pedshop’tan satın alınmış, bir ay  sonra çeşitli bahaneler öne sürülerek alındığı yere  bırakılmış... Satın alınan köpekler geri getirildiğinde tekrardan satılamayacağı, belli bir süre içerisinde onu barınağa gönderme zorunluğu olduğu söylenerek, o anda mama almaya gelen iki gencin duruma tanık olup kendi sosyal medya hesaplarında yuva ilanı açmaları ile sahiplendirilme yoluna gidilmiş…
Yavru köpeğin barınağa götürülebilme ihtimali bizleri çok üzmüştü…
Ev halkı olarak toplandık. O zaman babamız hayattaydı. Sadece ben değil, hepimiz endişeliydik. Sekiz ay önce kaybettiğimiz köpeğimizden sonra, yeni bir köpek sahiplenmeye hazır mıyız diye… Ama o kadar benziyordu ve o kadar masum bakışları vardı ki kararımız hemen sahiplenmek olmuştu.
Fotoğrafını görüp hemen bize ulaştırılması için arayan annemiz öyle ikna edici bir konuşma yapmıştı ki gençler bir saat sonra o güzel canla, sonradan Çakıl ismini alacak olan canımızla evimizdeydiler.
İlk günün heyecanı geçtikçe, bebek köpek beslemenin zorlukları yaşanmaya başlamıştı. Terliklerin, halı kenarlarının hatta masa, sandalye ayaklarının kemirilmesi, tuvalet ve yürüyüş eğitiminin verilmesi, karşılıklı sevgi ve güvenin oluşturulması… Hepsi için sadece zaman ve sabır gerekliydi. Ağzı var dili yok derler ya… Sanki bu sözü doğrularcasına gösterdiği tepkilerden anlayabiliyorduk. Karanlık odaya kapatıldığını, sevilmek yerine dövüldüğünü, tüy ve deri problemlerinin kaynar suyla yıkandığından olabileceğini ve çok daha fazlasını…
Günler geçti… Çakıl şimdi hayatımızın merkezinde… Konuşmadığımız zamanlarda bile bizi anlayabilen, gözleriyle konuşabilen, güvenli yuvasında sevgiyi doyasıya yaşayıp yaşatabilen can dostumuz…
Biz bir canın hayata tutunmasına vesile olduk bu şekilde… Ve birbirimize çok iyi geldik.
Canları uyutmak değil, yaşatmak olmalı çabamız… İmkanımız varsa sahiplenmeli, yoksa sahiplenilmesi için aracılık etmeli, çaba göstermeliyiz… Aksi taktirde 114 yıl önce 80 bin köpeğin Hayırsızada’ya bırakılan, açlıktan ya da birbirlerini yiyerek ölmeleriyle sonuçlanan o katliam benzeri olayın, günümüzde “uyutularak” yaşanacak olması hiç de uzak değil…