Sevgili okurlarım;
Bir önceki yazımda gelişimi açıklamaya, temel kavramları olarak bilinen büyüme, olgunlaşma ve öğrenme konularında detaylı bilgiler vermeye çalışmış, bunlara ek olarak kalıtım ve çevrenin, çocuğun gelişimi üzerindeki etkilerine değinmiştim. Bugün de mesleğimin vazgeçilmez materyali olarak ifade edebileceğim çocuktan bahsetmek ve öncesinde de okuduğum bir kitapta rastladığım satırlarla fikirlerinizi almak istiyorum. Başarılı bir konuşmacı, aynı zamanda çocuklar ve ebeveynlerle ilgili kitap yazarı olan DianeLoomans diyor ki; Çocuğumu yeniden yetiştirecek olsaydım,
Daha çok parmak boyası yapar, daha az parmak gösterirdim. Daha az düzeltir, daha çok bağlanırdım.
Gözlerimle saati değil, saatlerce onu izlerdim.
Bilmekle daha az ilgilenip, ilgilenmeyi daha çok bilmek isterdim.
Birlikte daha çok yürüyüşe çıkar, daha çok uçurtma uçururdum onunla.
Ona karşı ciddi olacağıma, onunla cidden oyunlarında oynardım.
Kırlarda daha çok koşar, yıldızları daha çok seyrederdim. Daha çok sarılır, daha az çekiştirirdim.
Daha az eleştirir, daha çok onaylardım.
Önce özgüvenini, sonra evi yapardım.
Gücü sevmeyi daha az, sevginin gücünü daha çok öğretirdim.
Peki ya siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi içimde hisseder gibiyim...
Keşke ile başlayan, hatta ile devam eden ifadeler kuruyorsunuz belki de...
Şunu hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz ki zamanı geriye sarmamız imkânsız. O yüzden yaşadığımız, sağlıkla nefes aldığımız, sevdiklerimizle birlikte geçirdiğimiz her anın tadını doyasıya çıkarmamız gerekiyor. Elbette bu durumda çocuklarımızla da nitelikli zaman geçirmek oldukça önemli... Onların hangi gelişimsel dönemlerde yani aylarda ya da yaşlarda hangi gelişim alanlarında nasıl değişiklikler gösterdiklerini bilerek çocuklarımızı yetiştirmeye başlamak da farklı bir boyut aslında...
Burada sizlere çocuk kimdir tanımlamasını yapmayı düşünmüyorum ama çocuğun gelişim dönemlerinin nasıl sınıflandırıldığı hakkında bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum. Çocuk gelişiminde beş dönemden bahsediyoruz. Bunlar; doğum öncesi dönem, bebeklik, erken çocukluk, orta ve ileri çocukluk ve ergenlik başlıklarından oluşur. Doğum öncesi dönem, döllenmeden doğuma kadar olan yaklaşık dokuz aylık bir dönemdir. Bu süreçte tek bir hücre, beyni ve davranışsal yetileri tamam olan bir organizma haline gelir. Bebeklik, doğumdan yaklaşık 18-24 aya kadar olan dönemi kapsar. Yetişkinlere aşırı bağımlılığın olduğu bu dönemde konuşma yeteneği, duyuları ve fiziksel hareketleri eşgüdümleme, sembollerle düşünme, taklit ve sosyal öğrenme gibi pek çok psikolojik aktivite yeni yeni başlar. Erken çocukluk, bebeklik döneminin bitiminden 5 yaşın sonuna kadar olan süreci kapsar ve bazen okul öncesi yıllar olarak da anılır. Bu dönemde gelişimsel açıdan hızlı bir ilerleme gösteren çocuklar, okula hazır olmayı sağlayan yönergeleri takip etme, harfleri tanıma vb. becerileri geliştirir, akranlarıyla en önemli işi olan oyun oynayarak öğrenme çabası içerisine girer. Orta ve ileri çocukluk, 6-11 yaşları arasındaki döneme yani ilkokul yıllarına denk gelir. Okuma ve yazmanın, aritmetikte temel becerilerin öğrenildiği bu dönemde çocuğun çevresi genişlemekte, resmi ilişkilerle farklı bir kültüre maruz kaldığı görülmektedir. Ergenlik ise yaklaşık 10-12 yaşlarında başlayan, boy ve kiloda ani artış, vücut hatlarında değişiklik, cinsel özelliklerin gelişimi vb. hızlı fiziksel değişimler görülen ve 18-19 yaşlarında tamamlanan dönemdir. Bağımsızlığın ve kimlik aramanın belirgin olduğu, aile dışı zaman geçirmenin arttığı, düşüncenin daha soyut, idealist ve mantıksal olduğu bu dönem ilk yetişkinliğe geçiş süreciyle tamamlanır.
Günümüzde gelişimciler, değişimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu ifade etmektedirler. Dolayısıyla hepimiz her yaşta yeni öğrenmelerle karşı karşıya kalabilir, farklı yöntemlerle yeniliklere ayak uydurmaya çalışabiliriz.
Bu konuda 100 yaşında hayatını kaybeden babaannem aslında güzel bir örnek olarak hafızamda yerini almıştır. Dijital teknolojiyi bilmeyen, akıllı telefonun ne demek olduğundan habersiz olan bir insanın cep telefonu kullanmayı öğrenme çabası ömür boyu öğrenme için etkileyici bir örnektir.Her yeni öğrenme geleceğin daha aydınlık olmasına ışık tutacaktır. Sizce?