Benim için arkadaş ve “dost” kavramları çok kutsal kavramlar.
Her ne kadar anlamları farklı olsa da ikisi de özel ve değerlidir. Önüme gelen herkesle arkadaş olmam, olamam.
Hayatıma girecek olan insan adeta düzinelerce sınavdan geçmelidir, dost sıfatını alabilmesi için paylaştığım şeyler artmalı ve hayli süre geçirmeliyimdir.
Bir zamanlar sevgili şimdi sevgisiz bir arkadaş bana “dostluk zamanla mı yoksa paylaşım mıdır_?” diye sormuştu. Kilitlenip cevap verememiştim ilk önce. Ama sonrasında düşündüm aslında pekte düşünmeye gerek yoktu. Sonuç olarak “zamana bağlı paylaşım” dedim.
Zamanın ilişkilerde mutlaka ki önemi vardır. Zamanlar paylaşırsınız zaten. Tanıştığımız herkes arkadaşımızdır...Zaten her gün birileriyle tanışmıyor muyuz.? Ama her tanıştığımız insana her şeyimizi anlatmıyoruz.
Anlatsak da anlarlar mı acaba_?
Ama dost dediğin sonuna kadar senledir. Senin her şeyini bilir çünkü zamanla hayatının bir parçası olur... Ona güvenmek ona inanmak. Özelini, güzelini, iyiyi, kötüyü, acını, tatlını paylaşabileceğin bir insanı tanımak asıl olandır.
Artık biraz farklı düşünmeye başladım.
Şuanda tekrar aynı soru ile karşılaşsam ne cevap verebilirim bilemiyorum. Çünkü artık biliyorum ki paylaşım ne kadar olursa olsun insanları tanıyamıyoruz. Arkadaşlıklarım ya da dostluklarım için geçen uzun süreçten sonra bir insana dost sıfatını yakıştırdığım zaman artık o insan için yapamayacağım şey yok gibidir. Dostlarım artık benim için kardeşten farksızdır ve en önemlisi çok büyük bir hadise olmazsa ömrünüzün sonuna kadar dostum olarak kalırlar.
Bu kadar ince, hassas ve özenli olmama rağmen bu konuda başarılı olduğumu söyleyemem.
Aldığım derslerle az sayıda ama öz nitelikte dostlarımla kendime dışarıdan insanların kolay kolay giremeyeceği adeta kurtarılmış bir bölge yarattığımı düşünüyorum.