Son zamanlarda yeni bir reklam filmi çıktı. Hepiniz görmüşsünüzdür, Coca-Cola nın değerlerimizi katlettiği bir reklam filmi. Seçtiği karakterler, kişiler, reklamın maneviyat boyutu o kadar iyi işlenmiş ki, Coca-Cola nın sahiplerinin Siyonizm’e hizmet eden din düşmanları olduğunu bilmesem, Coca-Cola Müslüman oldu sanacağım!
Aman Allah’ım bir reklam filmi yapmışlar ki, ülkemizin bütün manevi değerlerini kullanmışlar. İşin acı tarafı bu değerleri bağdaştırdıkları tek nokta Coca-Cola.
Bir de adını değiştirmişler 50. yıllarına özel, Koka-Kola yapmışlar. Allah razı olsun! (Sanki isimleri değişince kazançlarını, Müslümanları katleden devletlere gönderdiği gerçeği değişiyormuşçasına)
Yüz yılın reklam filmini çekmişler diyebilirim. Yani, ancak ve ancak duygular bu kadar katledilebilirdi. İnsanların haysiyetlerinin “DNA”ları ile bu kadar oynanabilirdi doğrusu. Bu kadar istismar edilebilirdi onurumuz!
Karadeniz’inden, Güney Doğu’suna kadar bütün ülkemi karış karış işlemişler reklama. Bir de ülkemize has ifadeleri kullanmış, sanki bu ülkenin kırk yıllık vatandaşı gibi. “Helal olsun, Sabrın sonu selamet, kısmet… “
İçinde hep umut, hep iyimserlik taşıyan sözcükleri bağdaştırmışlar kendileri ile. Oysa Müslüman topraklarda yaşanan zulme destek verirken de bu iyimserliği kullanıyorlar mıydı acaba? Müslüman çocukların kanları ile beslenip, İslam’a zulmederken de bu kadar umutlu muydular? Yahut reklamlarında kan emici vampir olduklarından neden bahsetmiyorlardı?
Zoruma giden, hiçbir STK başkanı veyahut halk tarafından sevilen aydınlardan bir tanesi bile bu konuyu eleştirmediler. Anlayacağınız Coca-Cola reklamlarda Müslümancılık oynadı bizimle, bizde izleyerek tepkisiz kalmakla yetindik.( Sözüm meclisten dışarı)
Peki, bizler neden izin veriyoruz duygularımızın bu kadar basite alınmasına? Birisi kalbimizi kırdığı zaman, bu acının yüreğimize işlediğini, kalp kırıklığımızın geçmeyeceğini vurguluyoruz öyle değil mi? Peki ya haysiyetimizin kırıklığı? Duygularımızın, manevi değerlerimizin Siyonist ülkelerce malzeme olarak kullanılması? Bunlar hiç mi acıtmıyor ruhumuzu?
Bizlere “umut, iyimserlik” peşkeşi çekerken aynı zamanda İslam topraklarındaki zulmü desteklemelerine suskunluğumuz ne derece doğru?
Nasıl da yeniliyoruz zaaflarımıza. Bir yandan ümmet, İslam, millet naraları atarken diğer yandan Coca-Cola vb ürünleri kullanmaya devam etmek sorması ayıp kaç yüzlülük?
Sokaklarda “dava adam”ıyım diye geçinenlerin bile sosyal medyada attığı resimlerde R4bia işareti yaptıkları sırada masalarında “Coca-Cola, Fanta” olduğuna şahit olduk. İslami derneklerin toplantılarında, yemeklerinde, pikniklerinde bu İsrail bozması ürünlerin olduğunu gördük. Daha neler neler…
Amacımız yapılan yanlışları eleştirerek çıkmaza sokmak değil, sadece bu Siyonistlerin değerlerimiz ile oynandığını bildiğimiz halde yeterince ses çıkartmayışımıza olan üzüntümüzü bildiriyoruz.
Sizin de zorunuza gitmiyor mu? İçinde alkol olan, İslam’ı engellemek için tüm gücünü kullanan bu Siyonistlere karşı suskunluğumuzu koruyoruz. Ramazan aylarındaki kampanyaları hoşumuza gidiyor. Orucunu Cola ile açanları görüyoruz. Değerlerimizin yavaş yavaş yozlaştığına şahit oluyoruz.
Ben sizler ile bu düşüncelerimi paylaşırken, arkadaş tevafuken bir müzik açtı telefonundan.
Grup Yürüyüşten:
Vur, vur, vur, vur, Siyonizm’e vur!
Vur, vur, vur, vur emperyalizme vur!
Vur, vur, vur, vur diktatörlere vur!
Vur, zalimlere vur!
Umarım gün gelir, zalimin zulmüne susmayı bırakıp, zalime de zulmüne de karşı çıkabilecek cesarete sahip oluruz.
Bir de son olarak şunu belirtmek istiyorum, masada Cola, Fanta var iken Rabia işareti yapmak... Parayı havaya atıp dik gelmesini beklemek kadar saçma.