duygusunu da pekiştiren bu alanlar, geleneksel İslami kültürümüzün önemli bir parçasını teşkil eder. Ancak son zamanlarda bazı camilerde oturak kullanımının yaygınlaşması, bu kutsal mekanların ruhunu tehdit eden bir durum haline gelmiştir.
Hepimiz biliyoruz ki, camilerin tarih boyunca sahip oldukları mimari yapısı ve ibadet anlayışı, İslam dininin özünü yansıtmaktadır. Fakat, oturakların cami içine dahil edilmesi, bu gelenekleri sorgulatmakta ve camilerin kültürel kimliğini zedelemektedir. Bunu değiştirmek için bizlere düşen sorumluluklar bulunmaktadır.
Öncelikle, oturak kullanımının olası zararlarını hep birlikte değerlendirmeliyiz. Camilerimizin, kiliselere benzer bir yapıya dönüşmesine izin vermemek için farkındalık oluşturmamız gerekmekte. Bu noktada, cemaatimizle birlikte bilgilendirme toplantıları düzenleyerek, camilerimizin ruhunu koruma adına neler yapabileceğimiz üzerine düşünmeliyiz. Ayrıca, geleneksel ibadet biçimlerinin önemi üzerinde durarak, toplumsal aidiyet duygusunu güçlendirecek adımlar atmalıyız.
Dikkat etmemiz gereken bir diğer nokta ise, cami içindeki oturma düzeninin birlikteliğimizi nasıl etkilediğidir. Hep birlikte saf tutmanın, yan yana durmanın verdiği huzuru unutmamalıyız. Oturaklar, bu anlamda birlikteliğimizi tehdit edebilir; o yüzden, camilerimizi geleneksel yapısına sadık kalarak yeniden düzenlemeliyiz.
Sonuç olarak, camilerimizin ruhunu korumak, sadece bir tercih değil, aynı zamanda hepimizin ortak sorumluluğudur. İslam dininin özünü ve değerlerini yaşatmak için oturak kullanımına dair tutumumuzu gözden geçirmeli ve camilerimizi yeniden şekillendirmek adına adım atmalıyız. Sadece ibadet değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak gördüğümüz bu mübarek mekanların geleceği için birlikte hareket etmemiz büyük önem taşımaktadır. Unutmayalım ki, camilerimiz bizim kimliğimizdir, ve onları korumak hepimizin elindedir.
Kaynak: RSS